Avrupa Birliği Sivil Korunma Mekanizması’nın desteklediği Earthquake Resillient Schools (EReS) projesi kapsamında, Çanakkale’de seçilen 6 pilot okulda Yunanistan tarafında 21, Türkiye tarafında 23 olmak üzere toplam 44 araştırmacı tarafından yürütülen çalışmalar tamamlandı. EReS projesi kapsamında ‘Çanakkale İlinin Deprem Tehlikesi ve Depreme Dirençli Okullar’ çalıştayı düzenlendi. Çalıştaya, Çanakkale Vali Yardımcısı Mustafa Özsoy, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, AFAD Çanakkale İl Müdürü Ahmet Ali Artun, daire müdürleri, Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü öğrencileri, AFAD ekipleri katıldı. Program saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, “Afete dirençli okullar adı altında bir projemiz var. Projemiz Avrupa Birliği tarafından destekleniyor. Hem Yunanistan hem de Türkiye’de pilot olarak seçilen toplam 4 ilde uzun zamandan bu yana sahada çalışmaları devam ediyor. Bir yandan öğrencilerimize sismoloji eğitimi verirken, diğer yandan aslında afetlere karşı farkındalık oluşturmayı amaçlayan bir proje” diye konuştu.

‘GÜNLÜK ORTALAMA OLAN DEPREM SAYISI 60 İLE 100 ARASI’

Ege Denizi’nde 1 ay önce başlayan sismik aktivitenin devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Tatar, “Bu aslında 2-3 Şubat tarihlerinde en üst noktaya ulaşmıştı. O dönem, her gün yaklaşık 200 civarı deprem oluyordu. O günden bugüne biraz daha azalma eğiliminde. Biz de AFAD’ın koordinasyonunda bu süreci yakından takip ediyoruz. Gerekli hazırlıklarımızı yaptık. 7 Şubat tarihinde AFAD’da İçişleri Bakanı Yardımcısı Münir Karaloğlu başkanlığında geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirdik. 11-13 Şubat tarihlerinde de bölgede çok ciddi bölgesel koordinasyon toplantıları gerçekleştirdik. Yine bölgedeki hazırlıklar masaya yatırıldı. Şu anda bu sismik aktivite halen devam ediyor. Günlük ortalama deprem sayısı 60 ile 100 arası değişiyor. Belli bir düşüş var ama hala riskin tümüyle kalktığını söylemek için erken. Bu anlamda hem uyarı sistemlerimiz hem diğer yandan bir müdahale anlamında olabilecek çalışmaların hepsi hazır durumda” açıklamalarında bulundu.

‘YIKICI ETKİSİ OLMAZ’

Prof. Dr. Orhan Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hem tsunamiye karşı hem de volkanik bir patlama sonrasında olası bir volkan küllerinin yayılmasıyla ilgili değişik modellemeler yapıyoruz. Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz her gün 3 bin, 5 bin, 10 bin metre yükseklikteki rüzgarın akım yönlerini modelleyerek olası bir patlama durumunda ülkemize etkisiyle ilgili modellemeleri AFAD ile paylaşıyor. Tsunami konusunda ülkemizde çok yetkin bilim insanları var. Tsunaminin ülkemize ulaşma süresi ve ulaştığında ne tür bir etki yapacağı konusunda da birtakım öngörülerimiz var. Senaryolara göre böyle bir tsunami olursa bile ülkemiz kıyılarına ulaşabileceği en erken sürenin 1 saatten daha uzun süre olacağını öngörüyoruz ve herhangi bir yıkıcı etkisi olmayacağını söylüyoruz”

‘DEPREMİN HABERCİ OLARAK YORUMLANMASI MÜMKÜN DEĞİL’

Deniz çekilmelerine ilişkin de konuşan Prof. Dr. Tatar, “Son zamanlarda çok tartışılan konulardan bir tanesi de deniz çekilmeleriyle ilgili. Deniz çekilmelerinin depremin haberci olup olmadığı gündeme geldi. Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün bu konuda çok net modellemeleri ve açıklamaları var. Bunu da toplantıda dile getirdik. Bunlar tamamen kuzeyli esen rüzgarların etkisiyle denizlerdeki geriye doğru süpürülme, sürtünme şeklinde gelişen deniz çekilmeler olduğu net olarak ortaya kondu. Bunların herhangi bir şekilde bir depremin haberci olarak yorumlanması mümkün değil. Ege’deki sismik aktiviteyi geri planda AFAD’ın koordinasyonunda bütün kurumlarımızla ciddi bir uyum içerisinde takip ediyoruz” diye konuştu.